

Çağ Atlatan Deneyler
Bilim dünyasında yapılan binlerce deney içerisinden seçtiğimiz amaç açısından çağ atlamaya öncülük edecek deneyleri sizlerle paylaşıyoruz. Aralarında efsane olanlar, çağ atlatanlar, günümüz teknolojisinin temel direkleri yada gerçek olup olmadığı tartışılan efsane olarak kalmış olası deneyler neler şimdi bunlara bakalım.
28 Mart 1943 tarihinde yapıldığı iddia edilen deneyin amacı, A.B.D. Deniz Kuvvetlerinin kendi donanma gemilerini düşman radarları tarafından tespit edilemez hale getirerek, II. Dünya Savaşında üstün duruma geçirmek istemesidir. Bu deneyler ve sonuçları hiçbir zaman kamuoyuna resmen açıklanmamıştır. Ancak deneylerde yer alan kişilerin çeşitli açıklamalarından ve yazılarından, deneyler ve sonuçları kısmen öğrenilmiş bulunmaktadır.
Philadelphia Deneyi
28 Mart 1943'te Amerika'da, Einstein’ın birleşik alanlar kuramına dayanarak bir “ışınlama” deneyi yaptığı iddia edildi. ‘Philadelphia deneyi” adıyla bilinen ve askeri gizlilik içerisinde gerçekleştirilen olayda, 104 mürettebatlı “USS Eldridge” adlı askeri gemi, tanıkların iddialarına göre Philadelphia Deniz Üssü'nde, yeşil bir sise bürünerek yavaş yavaş “kayboldu” ve kısa bir süre sonra 640 km. ötedeki Norfolk Deniz Üssü'nde ortaya çıktı.
Deney ile ilgili medyatik ciddi araştırmalar, 1980’de deneyi anlatan bir filme izin verildikten sonra başladı. Daha öncelerde, kamuoyuna göre olay sadece saçma bir söylentiydi. Charles Berlitz ve William Moore’un ortak yazdıkları kitap, bir fantezi olarak kabul görmüştü.
Ne var ki deney ile ilgili kuşkular günümüzde bile hala sürmektedir. Nedeni anlamsız bir söylenti dahi olsa, aşağıda okuyacağınız olaylar dizisi, şaşırtıcı, düşündürücü ve gerçekçidir.

Projeye göre gemiler düşman radarlarına yakalanmadan istenilen yerde birden ortaya çıkacaktı. Bilimsel tanımıyla 'optikal görünmezlik' diye adlandırılan bu sistemde; özel bir mekanizma veya jeneratörle oluşturulan çok güçlü bir manyetik alanın, önce; hedef gemiyi sarması, sonra da; ışınları veya radar dalgalarını büker yada kırarken de gemiye görünmez sağlaması hedeflenmişti.
Düşüncesi dahi bir mucizeye benziyordu. Ancak iddialara göre proje başarılı olmuştu. Yani gemi fiziksel olarak kaybolmuş ve tekrar geri dönmüştü. Tanıklara göre geminin üzerini bir pelerin gibi saran manyetik alan görevini yapmıştı. Fakat ana hedef geminin kaybolduğu yerde değil, bir başka yerde ortaya çıkmasını sağlayabilmekti yani daha yaygın bir deyimle “ışınlama” yapılmalıydı.
Bu deneyin çalışmaları 1930 yıllarda “Project Rainbow” ismiyle başlatıldı. Başlatıldığı yer ise Chicago Üniversitesidir. 1 yıl sonrada bu çalışma Princeton Üniversitesinde devam ettirildi. Bazı önemli bilim insanları da bu projede zaman zaman yer aldılar. Bunlar: Einstein, Dr. Johnvon Neumann ve Dr. Nikola Tesla’dır.
Dr. Alfred Bielek, her 10 yılda bir, Ağustosun 12’sinde manyetik enerji alanının tekrar oluştuğunu öne sürüyordu.1943’ten sonra 1963 ve 1983’te aynı olay olmuştu. Sebebi ise Senkronizasyondu” Enerji alanları tekrar toplanıyor, dalgalanarak ortaya çıkıyordu, fakat bu alanlar karmaşıktı. Neumann, 1986’da ölen Bielek’in anılarında yazdıklarından bu olayları doğrulamıştı. İfadesi teyp bantlarında vardı.
Oluşturulan büyük enerji, doğru açıda senkronize edilirken birden kontrol dışına çıkmış ve “Yönsüz dalgalar’a” dönüşmüştü. Bunun sonucunda ortaya alışılmadık etkiler çıkmaya başlamıştı. Senkronize dalgalar zamanı büküyor ve etkiliyordu.
Bir diğer ilginç yaklaşım, Wisconsin Üniversitesi'nde Matematik Profesörü olan Henry Levenson’dan gelmişti. Ona göre zamanın bir şifresi vardı. Bu şifrelerin içinde dünyanın tüm varoluş bilgisi bulunmaktadır. Ve bu bilgi dünya saati ve zamanına ayarlıdır.
Levenson bu durumu, "Dünya, Güneş saatine göre, Güneş de galaktik saate göre ayarlıdır. Eğer zaman kilidi yüksek ve güçlü bir enerji alanı ile bozulursa, ortaya çeşitli zaman ve mekan dengesizlikleri çıkar. Taki zaman yeniden kendini tamir edip yeniden dengesini bulan dek” diye açıklar. 2 filmi olan bu deney bilim tairihindeki en çılgınca deney... Filmlerden birini yanda ki butuona ekliyoruz.

